Yaşlılara Saygı Haftası‘nda ‘İyi Yaşlanma’nın Püf Noktaları Konuşuldu. Her geçen yıl yaş almak kaçınılmaz olsa da hayatımızda yapacağımız bazı değişikliklerle bu süreci yönlendirmek ve iyi yaş alan kişilerden olmak mümkün. Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında, Türkiye Alzheimer Derneği Marmara Şubesi, Şişli Belediyesi ve Fransız Lape Hastanesi iş birliğinde, Canped’in desteği ile ‘İyi Yaşlanma Paneli’ düzenlendi. Halka açık yapılan panelde; mutlu yaşlanma, yaş alırken beyin ve ruh sağlığımızı nasıl koruyacağımız, sağlıklı yaş almak için egzersiz önerileri ve yaş alırken idrar sorunlarıyla başa çıkmak için öneriler uzmanlar tarafından ele alındı. “İyi Yaşlanmak Elimizde”.
18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftası kapsamında Türkiye Alzheimer Derneği Marmara Şubesi, Şişli Belediyesi ve Fransız Lape Hastanesi iş birliğinde, Canped’in desteği ile Fransız Lape Hastanesi Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Salonu’nda ‘İyi Yaşlanma Günü Paneli’ düzenlendi.
60 yaş üstü katılımcılar tarafından yoğun ilgi gören panel, Türkiye Alzheimer Derneği Marmara Şube Başkanı Prof. Dr. Aslı Demirtaş Tatlıdede, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Türkiye Alzheimer Derneği Genel Müdürü Füsun Kocaman, Fransız Lape Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Ferda Korkmaz Özkanoğlu ve Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin‘in açılış konuşmalarıyla başladı.
Yaş Alırken Az Konuşulanlar
Panelin ‘Yaş Alırken Az Konuşulanlar’ konulu bölümde Türkiye Alzheimer Derneği Sorumlu Hemşiresi Ümmügül Geyik ‘Yaş alırken idrar kaçırma sorunlarıyla nasıl başa çıkalım? Günlük yaşam önerileri ve yetişkin bezi kullanımı’nı anlattı. Geyik, yaşam tarzı önerilerinde “Tuvalete gitme programı oluşturulmalı ve boşaltım teşvik edilmeli, mesane günlüğü tutularak ne kadar sıvı alındığı, ne sıklıkla idrara çıkıldığı, idrar yapma ihtiyacını hissetme ve sıkışma arasındaki zaman belirlenmeli, mesanenin her 2 saatte bir boşaltımı yapılmalı. Mesane kaslarımıza hala çalışıyor olduklarını hatırlatmak ve unutturmamak adına tuvalete muhakkak gidilmeli ve tuvalete gitme programı yapılmalı. Yetişkin bezi kullanılıyorsa da sık değişim yapılarak kuru ortam sağlanmalı. Kullanılan yetişkin bezleri ya da emici külotların ise yüksek emme kapasitesinde, yumuşak yüzeyli, koku kontrolü olan, ölçüleri bedeninize uygun, nefes alabilme özelliğine sahip olmasına dikkat edilmeli.” dedi.
Uzm. Fzt. Ece Zeynep Saatçi de ‘Sağlıklı yaşlanma sürecinde mesane problemlerine yönelik egzersiz önerileri’ni katılımcılarla paylaştı. Saatçi’nin birçoğunu uygulamalı olarak gösterdiği egzersizler arasında; diyafram solunumu egzersizi, sağlıklı mesane ve bağırsak eğitimi, işemeyi kolaylaştırma teknikleri, pelvik taban kas eğitimi, knack manevrası vardı. Egzersiz eğitimini de anlatan Saatçi, “Araştırmalara göre denetimli egzersiz yapan kadınlarda idrar kaçırmanın tamamen veya %60 ila %70 oranında iyileştiği, semptomlarda subjektif olarak %70 oranında bir azalma ve dolayısıyla yaşam kalitelerinde artma görülmüştür.” şeklinde konuştu.
Yaşlılıkta Mutluluk Artıyor
Panelin ‘Yaş Alırken Beyin ve Ruh Sağlığı’ konulu bir diğer bölümünde Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu ‘Mutlu yaşlanmak’, Prof. Dr. Öget Öktem Tanör ‘Yaşlılıkta normal beyin ve normalliğin bozulmaları’ ve Prof. Dr. Yıldız Değirmenci ‘Yaş ilerlerken beynimizi nasıl koruruz? Her unutkanlık demans mıdır?’ başlıklı sunumlarını gerçekleştirdiler.
Yaşlanabilmenin bir şans olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Yapılan araştırmalara göre kariyer, çocuk, geçim endişesi ve stresi taşıyan orta yaştan sonra yaşlılıkta mutluluk artıyor. Yaşın olgunluğu, tecrübesi, bilgeliği üzerinize geliyor. Küçük şeylerde mutluluğu bulmaya başlıyorsunuz. Çok ciddi hastalıklarınız yoksa ve hastalık sizi zorlamıyorsa mutlu oluyorsunuz. Fakat orta yaşlarda yaşlılığa hazırlanmak gerekiyor. Öncelikle fazla eşyadan, kıyafetten, bazı dostlardan sadeleşin. Öğrenmeye devam edin, öğrenme zihni genç ve mutlu tutar. Hobilere yönlenin. 60‘lardan itibaren yeni bir şeyle ilgilenmeye başlarsanız kendinizi daha dinç, enerjik ve genç hissedersiniz. Toprağa ve doğaya yakın olun. Sağlığınıza erken yaştan itibaren dikkat edin. Doya doya yaşlanmak için gençken yatırım yapın. Egeliler gibi yemek yemeye çalışın. Hareket yaşlılığın en önemli dostu. Yürüyüş, basit kültür fizik hareketleri yapın. Yaşadığınız anı yavaşlatın. Yaşlandıkça dilinizde güzel kelimeleri daha çok kullanın.” dedi. Kulaksızoğlu, sözlerini yaşlılıkta mutluluk reçetesi vererek tamamladı: “Yaşlılığınızın olgunluğunu mutluluğunuz için kullanın. Yaşınızı unutun; hayatınızı yaşayın, yaşınızı değil. Yaş alabilirsiniz ama yaşlı olmak zorunda değilsiniz. İyi bir sağlık kötü bir hafızadır. Kötü söylenen sözleri, kötülükleri, yediğiniz kazıkları unutun.”
Beynin yetişkinlikte tam ağırlığını bulduğuna fakat doğuştan getirdiğimiz hücre sayısının daha fazla artmadığına değinen Prof. Dr. Öget Öktem Tanör, “8.590 milyon beyin hücresi ile dünyaya geliyoruz. 25 yaşından itibaren ise sinir hücrelerinde kayıplar başlıyor. Beyin ağırlında ise 70’li yaşlardan %5, 80’li yaşlarda %10 yok oluyor. Bu da reaksiyon süresinde uzamaya sebep oluyor. Yani tüm bilişsel işlevlerde bir zamanlama artması olabilir, kişiler daha yavaş karar verebilir, daha yavaş tepkide bulunabilir. Yaşlanınca zihinsel esneklikte azalma sebebiyle fikirlerde de daha sabit kalınabilir, hafızada zorlanma olabilir. Normal yaşlılıkta ise beyin eski keskinliğiyle devam edebilir.” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Prof. Dr. Yıldız Değirmenci, “Unutkanlık sadece yaş alınca ortaya çıkmaz, gençlerde de olabilir. Hemen panik olmamak gerekir. Çok üzüntülü, kaygılı, depresyon durumlarında, uykusuzlukta, aşırı kafein tükettiğimizde, günlük yaşamınız genel kaideleri içinde unutabiliyoruz. Her unutkanlık demans yani bunama belirtisi değildir. Unutmamak beynin fonksiyonlarından bir tanesi. Nöronlarımız yani beyin hücrelerimiz arasında bağlantımız var. Beyin hücrelerimizde de kayıplar olduğu için normal unutkanlık yaşarız. İzole kalmış, gezmemiş, açık havaya çıkmamış, dans etmemiş, sosyalleşmemiş yaşlı ise daha çok unutur. Yaşlanma da kişiye özeldir. Normal yaşlıda görülen unutkanlıkta uzak dönem hafızası bozulmaz, diğer bilişsel fonksiyonlar normaldir. Yani unutkanlık kişinin günlük yaşam aktivitelerini sosyal ilişkilerini yapmakta olduğu işleri bozacak düzeyde değildir. Tekrarlayan sorular varsa, unutkanlık giderek daha da artıyorsa ve süreklilik kazandıysa, kişi hesap işleri yapamıyor ve zamanı karıştırıyorsa, karar veremiyor ve çözemiyorsa, davranış bozuklukları varsa, söyleyeceklerini unutmaya başladıysa endişelenme vakti gelmiştir. Beynimizi korumanın yolları ise iyimser düşünce, sağlıklı beslenme, stresten uzak yaşam, hareket etmek, sosyalleşmek, okumak, müzik dinlemek, dans etmek, işitme kaybı varsa tedavi, vitamin-mineral eksikliklerini yerine koyma, eşlikçi hastalıkların tedavisidir. İşin özü mottonuz uzun yıllar sağlıkla yaş almak olmalıdır.” dedi.
İşleyen Beyin Işıldar: Yaş Alan Beyin ve Egzersiz
Panelin ‘İşleyen Beyin Işıldar: Yaş Alan Beyin ve Egzersiz’ konulu bölümünde ise Dr. Öğr. Üyesi Pınar Uysal Cantürk ‘İyi yaş almak için bilişsel egzersizler’ ile Doç. Dr. Burcu Ersöz Hüseyinsinoğlu ‘Sağlıklı yaşlanmak için egzersiz önerileri’ni interaktif şekilde anlatırken katılımcılara bilişsel ve fiziksel egzersizler yaptırdılar. Prof. Dr. Aslı Demirtaş Tatlıdede ise ‘Spor yapmak beynimizi demansa karşı korur mu?’ başlıklı sunumunu yaptı. Demirtaş Tatlıdede, “Hareketsiz kişilerde ciddi bellek problemleri baş gösterebilir. Yapılan pek çok araştırmaya göre sporun beynimizi koruduğu kanıtlanmıştır. Bu araştırmalardan birinde 70-80 yaş aralığındaki 23.345 kişi 4-31 yıl arasında takip edilmiş ve her gün 20-30 dk yürüyen, haftalık fiziksel aktivite yapan kişilerde 5 yılda demans geliştirme riskinin aktif olmayanlara göre %40 oranında azaldığı görülmüştür.
Spor, beyinde öğrenme ve bellek için kilit bölge olan hippokampus hacminin azalmasını önler ve hücre oluşumu artar, böylece bilişsel performans artar ve daha iyi bir hafıza var olur. Spordan daha iyisi ise danstır, hatta arkadaşla birlikte yapılan dans en iyisidir. Düzenli dans etme sözel hafızada iyileşme sağlar ve demans riskini en çok azaltan aktivitedir. DSÖ’ye göre hafif orta düzeyde 150 dakika fiziksel aktivite veya 75 dakika güçlü aktivite yeterli. Egzersiz seratonin, dopamin, noradrenalin salgılatır, stresi azaltır. Nöronlar arasındaki bağları kuvvetlendirir. Yeni sinir hücresi oluşumuna katkı sağlar, beyin kan akımını düzenler. Sonuç olarak egzersiz beynin ana besinidir.” açıklamasında bulundu.